Osmanlı'da ve Cumhuriyet devirlerinde, Tebaa-yı Sâdı-ka serlevhalı eserimin birinci cildini çok şükür yazarlarından olmakla şeref duyduğum, Yedirenk Yayınları yayınladı. İnşallah şu an yazmaktan mutluluk duyduğum ikinci cildi de bitirebilirim ve aynen birinci cilt gibi yayınlanır ve günümüz nesillerinin Ermeni'si de Türk'ü de Türkiye Ermenilerinin gerek Osmanlı'da, gerekse Cumhuriyet devrimizde neyi nasıl yapmış, ne gibi işlerde emeği geçmiş, vatan sevgisi açısından nasıl bir duyguya sahipmiş; okuyup, öğrensin. Öğrensin ki, Türkiye Ermenilerinin gerçek çehresini görebilsinler. Meselenin en hazin olan tarafının, günümüz Ermenilerinin Türk kardeşlerimiz kadar, kendi atalarını tanıyabilmekten yoksun olmasıdır!
Bilmezler ve düşünemezler ki 1915 Tehcir Faciası, koca Ermeni tarihi içinde sadece bir trajik vak'adır. Ona tarih gözü ile bakıp, tarihi açıdan değerlendirmek, tabii ki yanlışların en büyüğü olur ve öyle bakılmaktadır!
Gerek Ermeniler ve gerekse günümüz Türkleri, mezkûr trajedinin arka planını hiç mi hiç incelemez. Hataları, yanlışları analiz etmeden sadece ve sadece "Türk mezalimi", "Ermeni mezalimi" şeklinde değerlendirmeler yapıp aralarındaki husumeti daha da derinleştirir. Biri yekdiğerine ezeli ve ebedi düşman düşüncesiyle bakar ve bu da sadece üçüncü devletlerin işlerine gelir. Üçüncü devletler ve milletler Ermeni'yi Türk'e, Türk'ü Ermeni'ye kırdırabilmenin gayretkeşliği içinde aralarındaki düşmanlığı daha da kökleştirebilmek gayesiyle nice hinlikler sergilemişlerdir ve halen aynı şeytanlıklarını devam ettirmektedirler!

---